The Weeknd – Hurry Up Tomorrow

Abel Tesfaye’nin uzun zamandır beklediğimiz, After Hours ve Dawn Fm albümlerinden sonra ‘’Bir sonraki albümüm bu üçlemeyi tamamlayacak’’ dediği albüm 31 Ocak’ta yayınlandı. Artık bu albümle beraber The Weeknd olan sahne ismini geride bırakmayı planlayan Abel için bu son kez The Weeknd oluşu diyebiliriz! Belki de bu ismi artık geride bırakacağı için midir bilinmez, fazlasıyla kişisel bir şekilde karşımıza çıkan Abel; bizlere sesini kaybetmesinden tutun, yaşadığı özgüvensizliklere ve müzik endüstrisindeki zorluklara kadar her şeyi açıkça anlatıyor. O zaman gelin, bu üçlemenin son durağı olan Hurry Up Tomorrow’u detaylıca birlikte inceleyelim.
(Okuma Süresi: 5 dakika)
After Hours’un enerjisini ve Dawn Fm’in tınılarını harmanlayan albümde, üçlemenin tamamlanmış olduğunu yolculuğumuz boyunca hissediyoruz. Aynı Dawn Fm’deki gibi şarkıların arasındaki yumuşak geçişler, hikayeleri birbirine sıkı sıkı tutuyor. Fakat Abel aynı zamanda eski albümlerinden farklı olarak bu sefer geçişleri, ‘’I Can’t F**king Sing, Until We’re Skin and Bones ve Opening Night’’ gibi kısa ses efektleriyle sağlamış. Bu da bizi gerçekten bir hikayenin içindeymişiz gibi hissettiriyor!
Hurry Up Tomorrow’un açılış şarkısı Wake Me Up, sanatçının geçmişiyle yüzleştiği, synth-pop ile nostaljiyi harmanladığı bir yapıt. Fransız elektronik müzik ikililerinden olan Justice, Oneohtrix Point Never ve MIKE DEAN’in prodüktörlüğünü üstlendiği şarkı, Giorgio Moroder’ın Scarface film müziğinden esinlenirken, Michael Jackson’ın Thriller albümünün sinematik ihtişamını yansıtıyor. Sözlerde, aşk ve gerçeklik arasındaki bulanık sınırlar işleniyor.
Are you real or are you an illusion?
‘Cause I fear your love’s my delusion
Şarkı sadece albümün değil, The Weeknd’in başrol oynadığı Hurry Up Tomorrow filminin de merkezinde yer alıyor. Filmde, karakteri bir konser sahnesinde sesini kaybediyor, tıpkı sanatçının 2022’de SoFi Stadyumu’nda yaşadığı gerçek olay gibi. Bu albümde gerçek ve kurgu iç içe geçmiş durumda. Wake Me Up, sanatçının geçmişinden kaçmadığını, aksine onunla yüzleştiğini gösteriyor. Bu kez gece karanlık ama The Weeknd, uyanmaya hazır gibi görünüyor.
Fazla uzaklara gitmiyoruz ve bir sonraki şarkıya geçiyoruz. Bu sefer bizi şarkıcının klasikleşmiş toksik aşk sözleri tekrardan karşılıyor. Abel’in alışık olduğumuz; geçmeyen kalp kırıklığı, özlemi ve pişmanlıkları hiç eskimiyor. Bunu yaparken belki de toksik bir ilişkiye gönderme yaparak ‘’Umarım sen de benim gibi, benim için ağlarsın’’ diyerek eski partnerine bir göz kırpıyor. Cry For Me’nin bu acıtıcı sözlerini dinlerken aynı zamanda şarkının ritminden dolayı kıpırdamadan duramıyoruz. Yeni bir sözleri ile ağlatacak dans şarkısı bulmuş olabiliriz!
And I hope you cry for me, like I cry for you
Every night for you
Take it easy on me, baby, 'cause I tried with you
Sanki bir DJ’in diğer parti şarkısına geçermişçesine, daha da keskin enerjili São Paulo’a ‘’I Can’t F**king Sing’’ efektiyle yumuşak bir geçiş yapıyoruz. Albümden aylar önce yayınlanan şarkı, Brezilyalı şarkıcı Anitta’nın Portekizce düeti ile dinleyicilere sunulmuştu.
Every time I try to run,
You put your curse all over me
I surrender at your feet, baby, put it all on me
Albümün ilerleyen bölümlerinde Open Hearts bizi karşılıyor. Aşk ve kalp kırıklığının kırılganlığını derinlemesine işleyen dokunaklı ve içe dönük bir şarkı diyebiliriz. Kendini sorgulama ve duygusal iyileşme temasını her zamankinden daha içten ve çarpıcı bir şekilde ele alıyor, sanki Abel bu kez geçmişiyle doğrudan yüzleşiyor. Şarkının ilerleyen bölümlerinde “Tekrar aşık olmak asla kolay değildir’’ sözleri tekrar tekrar yankılanıyor.
Where do I start
When I open my heart?
It's never easy falling in love again

Bu sefer Abel bizi hızlı ve neredeyse telaşlı piyano melodisiyle karşılıyor, bu da bizlere aciliyet hissiyatı veriyor. Tam bu kaotik atmosfer içinde, sanatçının yumuşak ve dingin vokali devreye girerek ‘’duygusal bir çöküşe’’ gönderme yapan The Abyss’e giriş yapıyoruz. Şarkı ilerledikçe piyano temposu yavaşlıyor ve yerini daha derin baslar ve Abel’in müziğinden alışık olduğumuz synth dalgalarını hissediyoruz. Müziğin bu kasvetli yapısı, çöküşün kaçınılmazlığını hissettirirken şarkının lirikal temalarıyla da bir uyum yakalamış. Şarkının nakaratı, Weeknd’in her şeyin son bulmasını isterken bile onurlu bir şekilde veda etme isteğini yansıtıyor.
Let me close my eyes with dignity
Let's end it all, the world’s not far behind.
Bu dizeler, yalnızca ilişkinin değil, etrafındaki dünyanın da çöküşüne işaret ediyor. Lana Del Rey’in kapanıştaki büyüleyici vokalleri ise şarkıya büyülü bir dokunuş ekliyor.
Yazımızın başında da aslında bu albüm üçlemesinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu bahsetmişken albümdeki bir sonraki şarkı olan Red Terror ’ü incelememize almasak olmazdı! Elektro-pop tınılarıyla süslenmiş ve mesafeli bir ilişkinin asla kaybolmayan kıvılcımını anlatan bir şarkı. Şarkı sözleri, aynı zamanda uzakta olan ebeveyn rehberliği temasını işlerken, sanatçı mesafeye rağmen bir gün geri döneceğinin garantisini veriyor. Şarkımız bu trilojiye sıkı sıkıya bağlı çünkü Dawn FM albümünden "Every Angel Is Terrifying" şarkısını andıran bir geçiş ile son buluyor.
Oh, you were never heavy, light just like a feather,
I ran from the terror, the crowd was red from the led
Albümün veda şarkısı Hurry Up Tomorrow, Abel Tesfaye’nin kariyeri boyunca inşa ettiği personası olan The Weeknd’e duygusal bir veda niteliği taşıyor. Beş dakika boyunca içten bir itiraf niteliğinde ilerleyen şarkı, sanatçının hayatında bir dönemin sonunu kabul edişini anlatıyor. Daha en başından, bir kaçınılmaz son ve kabulleniş hissi hakim; Abel, geçmişte yaptığı hataları kabul ediyor ve yaklaşan sona hazırlanıyor. Fakat şarkının en beklenmedik anlarından biri, David Lynch’in Eraserhead filminde yer alan In Heaven (Lady in the Radiator Song) şarkısından bir bölüm içermesi. Bu detay; cennet, mistik ve rüya gibi katman, yaşam, ölüm ve bilinmezlik arasındaki ince çizgiye bir gönderme yapıyor. Bu detaylarla albüm üçlemesine veda edeceğimizi anlarken aynı zamanda sanatçının Abel Tesfaye kimliğine artık geçmeyi ne kadar arzuladığını ve yeni bir döneme hazır olduğunu bir kez daha hatırlatılıyor.
And I hope that I'll find what I'm looking for
I hope someone's watching from up above
Albümün sonuna gelmişken, her ne kadar Abel bize bu dönemin bittiğini defalarca vurgulasa da sanatçının sosyal medyada paylaştığı bir tanıtım, "Heaven" adlı şarkının albümde yer alacağına işaret etmişti fakat görünürde, bu şarkı albümde yer almadı. Bu da cennet kavramı ile bağlantılı Hurry Up Tomorrow şarkısının, yalnızca bir kapanış değil, aynı zamanda yeni bir hikâyeye açılan kapı olabileceğini düşündürtüyor. The Weeknd’in müzikal evriminde önemli bir dönüm noktası olan bu şarkı, sadece bir albümün sonu değil, belki de sanatçının kendini yeniden tanımladığı bir dönemin girişi olarak da görülebilir. O zaman, hoşça kal Bay Hafta Sonu, tekrardan görüşmek üzere Abel Tesfaye!