En iyi şarkılarını bir albümde derlemek üzere yola çıktı Muse. Onun yerine yepyeni şarkılarla bir “Greatest Hits” albümü yaptı. Politik mesajlar ve modern dünyanın sorunları bu şarkıların konusu.

Muse’un 9. albümü, Warner Records etiketiyle 26 Ağustos’ta yayınlandı. Aslında Warner, ekibin en iyi şarkılarının yer alacağı bir albümün hazırlanmasını istiyordu. Muse onun yerine eski formülünü yeni şarkılara aktardı ve Will Of The People’ı yaptı.

Will Of The People, 1994’te kurulan ve dünyanın en iyi rock gruplarından biri olmuş Muse’un en kısa albümü. Ağır metal, glam rock, pop rock tarzlarını duyduğumuz ama Muse’un yıllar içinde geliştirdiği hard rockın baskın geldiği bir çalışma. Nabız gibi atan davul sesleri, hızlı gitar riffleri Muse’un hem sonik hem görsel aşırılığıyla kanımıza girdiği günleri hatırlatıyor.

Muse’un önceki albümü Simulation Theory’de her şey kurguydu, dünya, şehir, insanlar, yöneticiler... Ekip yeni albümünde ayaklarının yere bastığını ve artık yaşadıkları dünyanın sorunlarını umursadığını söylüyor. Şarkıların sözleri de klipleri de devrimci bir havaya sahip.

Bunun ilk örneği Will Of The People hem açılış şarkısı hem de albümün adı. Marilyn Manson’ın The Beautiful People’ına benzeyen ritimleri aynı zamanda Muse’un Psycho’sunu ve Drones zamanlarını andırıyor.

Compliance, synthleriyle grubun 2009 çıkışlı kaydı The Resistance’ı akla getiriyor. Bu synthler, aynı zamanda ABBA’dan çalınmış ve bir rock şarkısı haline getirilmiş izlenimi veriyor. Ardından gelen Liberation, bir Queen şarkısından farksız. Albümde biraz abartılmış bir opera-rock serüveni var, Liberation da bunun ilk adımı.

Will Of The People’ın ilk teklisi ve hepimizi heyecanlandıran Won’t Stand Down, Muse hayranlarının umduğu bir müzikalitede. Dinleyene derhal adrenalin pompalayan bir şarkı.Ghosts (How Can I Move On) Showbiz’i hatırlatan hoş bir sürpriz.

You Make Me Feel Like It’s Halloween, Cadılar Bayramı temalı bir filme yazılmış gibi. Dinleyicileri pek tatmin etmemiş önceki albüm Simulation Theory’de yer alması gereken bir şarkı. Bu açıdan da albümün zayıf halkası oluyor. Şeker mi şaka mı sorusunun cevabını verelim, bu şarkı şaka gibi.

Death metal gitarı ve uzunca siren sesleriyle gelen Kill Or Be Killed Muse için bile aşırı. Belli ki 40’lı yaşlarındaki ekibi rahatsız etmiyor bu gürültü, herkesin kafası kaldırmayabilir. Bu şarkıyı da Muse’un eskilerinden Stockholm Syndrome ile eşleştiriyoruz.

Verona, nostaljik elektronik dokunuşlarla bezeli. Plak şirketinin albüm hakkındaki demecine göre Will Of The People’a masumiyet ve saflık getiriyor. E sonuçta şarkının adı Romeo ve Juliet’in şehri Verona’ya gönderme.

We Are F****** F*****, albümü bitirirken Muse’un fikirlerine net bir nokta koyuyor. Dinledikten sonra dilimizden düşmeyecek nakaratı ağzımızı bozduruyor.

Pandemi, savaşlar, kitlesel protestolar ve doğal afetler… İnsanlığın kafayı yemek üzere olduğu bir gerçek ve Muse da Will Of The People’da bundan esinlendi. Saydığımız bu ağır konuları aldı ve ana akıma odaklanmış bir rock kaydına çevirdi. Bunu görsele döken klipler ise birbiriyle bağlanması ve kült korku filmlerine referanslarıyla izlenmeye değer.