Kulağa çiğ, tehlikeli ve kirli geldiği düşünülmesine rağmen akıllara kazınan bir albüm olmayı başaran Appetite for Destruction, ana akımda devam eden her şeyin tam tersiydi. Ekibin blues ve punk enerjisinin yanı sıra, Slash'in gitarda ortaya çıkardığı funk etkisi birçok rock grubunu geride bırakmalarını sağladı.

The Joshua Tree ekibin İrlanda'dan Amerika'ya gidişini anlatıyor. Bu yolculukta keşfettikleri şeyler onları hem heyecanlandırdı hem de öfkelendirdi. U2 üyeleri farklı bir ülkede yabancılardı ve bu ötekilik albümde de kendini belli etti.

Akdeniz'deki bombalama ile ilgili radyo haberlerinden esinlenen "Spanish Bombs" şarkısının da bulunduğu London Calling, çaresizlik ve izolasyon temalarını işleyen bir albüm.

Canlı gömülme, mezarlıkta piknik yapma, Oscar Wilde, izolasyon gibi konular içeren bu albüm, The Smiths ekibinin farkını ortaya koyuyor.

Ölüm, tanrı, kara bayrak gibi konular üzerine gizli çağrışımlara sahip olan Doolittle, 1989 öncesi alternatif rock dünyasında bir dönüm noktasıydı.

Ekip, bu albümde, insan ilişkilerin göz ardı edilişi, iletişimin daha iyi şekillerde yapılabileceği gibi birçok konuya değindi. Pretenders, punk dışında farklı ritmlere sahip olmasıyla da 80'lerde öne çıkan gruplardan biri oldu.

Gösterdikleri muhteşem performanslarla Madchester akımına öncülük eden The Stone Roses ekibi, yaptıkları bu albüm ile İngiliz pop müziğinde yeni bir dönem başlattı.

Dirty Mind, Prince'in, rock ruhunu canlı ve çarpıcı bir şekilde özgün bir ses haline getirdiği, aynı zamanda kendi düşüncelerini net bir tarz ve duruşa dönüştüren ilk albümü oldu. Bu albümün, Prince'in 80'lerin önde gelen pop sanatçılarından biri olmasındaki etkisi de gözlerden kaçmadı.

Michael Jackson ve yapımcısı, Thriller'ın kayıtları sırasında Off The Wall albümünde elde ettikleri başarıyı yakalamayı umuyorlardı. Jackson bir röportajında "Ne yaparsanız yapın her zaman önceki başarınıza karşı yarışıyorsunuz ve herkes daha fazlasını bekliyor." dedi. Kayıtlardan sonra, Thriller onları hayal kırıklığına uğratmayarak 80'lerin en çok satan albümleri arasında yerini aldı.

Albüm acı dolu ve sert fikirli şarkılardan esinlenerek ortaya çıktı. Kapağındaki Amerika bayrağı birçok reklam ajansı tarafından kullanıldığı için, Springsteen milliyetçilik yaptığı yönünde yanlış bir algı ile karşı karşıya geldi.